Malum. İletişim Çağı’ndayız. Devir, imaj devri.
İster şahıs olun, ister kurum. İster gönüllü olarak bir sivil toplum kuruluşunda çalışın, ister bağımsız, bireysel performansınızla nafakanızı çıkarın. Eğer Amacınız rızkınızı aramak, geçiminizi sağlamak, düzenli bir gelire kavuşmak, yaşam standartlarınızı daha yükseklere, en yukarılara çıkarmaksa… İlk ihtiyacınız olan şey, insanlara kendinizi tanıtmak, neler yaptığınızı onlara anlatmaktır. Kendini tanıtmanın en kestirme, en hızlı, en etkin, en akılcı yoluysa; kartvizit yaptırmak, düzenli kartvizit kullanmaktır.
Bir kişiyi, bir işletmeyi, bir yöneticiyi, politikacıyı, sanatçıyı ziyaret ederken tarzınızı en iyi, en doğru şekilde dile getirmenizin, hayat amacınızı görünür kılmanızın ilk adımı; kesinlikle bir kartvizit yaptırmaktan, her zaman istikrarlı şekilde, bilinçli bir yaklaşımla kartvizit kullanmaktan geçer.
Bir ürünü satabilmenin, iletişim bilgilerinizi etkin halde özetlemenin en pratik şekli, en rasyonel biçimi; kartvizit yaptırmaktır. Karşınızdakine, muhatabınıza kartvizitinizi uzattığınızda, farkında olmadan bilmeden, ya da en profesyonel halinizle görünen, bilinen ve bilinçaltı yollardan “ İşte ben buyum! Benim yazıya dökülmüş halim budur. Beni kartvizitimden tanıyabilirsiniz,” mesajını iletirsiniz.
Ne yaparsanız yapın, ne üretirseniz üretin… Hatta ve hatta, ne icat ederseniz edin… Kim olduğunuzu, neyle uğraştığınızı, amacınızı, duruşunuzu, imajınızı elle tutulur hale getirmenin, buna bir ruh, bir şahsiyet katabilmenin; şahsi bilgilerinizi, ticari faaliyetlerinizi ifade etmenin en akılcı başlangıcı, en doğru metodu; kartvizit kullanmaktan, bir kartvizite sahip olmaktan geçer.
Milenyum yüzyılında, iletişim, dünyanın merkezine oturmuşken, internet, sosyal medya almış başını gitmişken… Bir kartvizitiniz bile yoksa eğer…
Bırakın ticareti. Unutun sermayedarlığı. Girişimci hayallerinizi bir başka bahara erteleyin.
Çünkü kartviziti olmayanlar, şık dizayn edilmiş, kaliteli malzemelerden üretilmiş kartvizit kullanmayanlar; ne doğru düzgün ve büyük hacimli takas işlemlerini gerçekleştirebilir, ne herhangi bir kurumsal yapıyla ciddiye alınabilir bir etkileşim kurabilir. Ticaretin Elif’i, mal değiş tokuş alfabesinin ilk harfidir kartvizit.
Kartvizit yaptırmayı, kartvizit kullanmayı: Gereksiz gören, fuzuli masraf sayan, önemsiz bir ayrıntı farz edenlerden, her gün birilerine 5-10 kartvizit vermeyi, bunun için mesai harcamayı, masraf yapmayı beyhude bir çaba sananlardan/sayanlardansanız eğer…
Vazgeçin sizi en refah hayat basamaklarına tırmandıracak gelir düzeylerinden. Unutun zengin olmayı. Aklınıza bile getirmeyin ekonomik rahatlığı, gelişmişliği. Dilediğiniz gibi yaşamanın, düşünü bile kurmayın, tüm hayallerinizden çark edin. Eğer iş yapma, çalışma vizyonunuz kayda değer bir kartvizit sarf etmeye yetmiyorsa… Ticareten varacağınız bir yer yok! Kişisel tanıtımın pusulasıdır kartvizit. Kartvizit kullanmayan, pusulasını kaybeder.
Kartviziti dahi bulunmayan, bu eksikliğini gidermemekte ısrarcı, kartvizit kullanmanın yararlarını görmezden gelmekte inatçı birine… Hele de o haliyle ideallerine kavuşmayı, fark edilebilir olmayı, başkaları arasında ayırt edilebilmeyi, özgün olmayı falan hayal ediyorsa…
“Kardeşim, bunları yapabilmenin Amentü’sü: Kartvizit yaptırmaktır. İyi düşünülmüş, güzel tasarlanmış bir kartvizit kullanmaktır en önce;” dediğimde… Beni yarım yamalak, kös kös dinliyorsa… O zat-ı muhtereme ancak ve sadece şunları diyebilirim:
“Hanımefendi, beyefendi! Gidin, 19. Yüzyılda yaşayın. Çünkü o zamanlar ne kartvizit yapılırdı, ne kartvizit kullanılırdı Dünya’da. 21. Yüzyıl size göre değil! Bu kafayla, bırakın para kazanmayı, karnınızı bile doyuramazsınız! Ticaret sizin neyinize?! Kartviziti bile olmayan biri, hangi alışverişi becerebilir, hangi diyaloğu iş hayatının gereklerine uygun çerçevede gerçekleştirebilir ki? Sanırım hiçbirini.
Siz gidin, balık avlayın. Bol bol yürüyüş yapın. Yazın deniz, kum ve güneşin; kışın karla yağmurun keyfini çıkarın. Ama lütfen kimseye: “ Ben para kazanmak istiyorum. Yaşam standartlarımı daha kaliteli hale getirme çabasındayım. Ben iyi iletişim kurarım, kendimi çok iyi anlatabilirim,” türü absürt sözcükler tüketmeyin. Kendinizi alay konusu yapmayın. Komik hallere düşmeyin. Hem iş insanı, işadamı, iş kadını, mekan, dükkan sahibi olacaksınız… Hem doğru düzgün bir kartvizitiniz bile olmayacak. Bunca iyimserlik, Mars’ta bile mevcut değil!
Kartvizitiniz yoksa, kartvizit kullanmıyorsanız eğer… Ne Afrika çöllerinde, ne Amazon Ormanları’nın en kıyıda köşede kalmış, en ücra muhitlerinde ürünlerinizi rahatça sergileyebilirsiniz, itimat aşılayabilirsiniz kişilere. Yeryüzünün hiçbir parçasında kartvizitsiz ticaret mümkün değil bundan böyle.
Üzerinde adınız, soyadınız, iş adresiniz, telefon numaranız, mailiniz, yerine göre sosyal medya hesaplarınız bulunan bir kartvizitiniz olmadan yeryüzünün tek bir noktasında bile güvenilir ticari kontaklar kuramaz, faydalı sosyal ağlardan yararlanamazsınız günümüz dünyasında.
Haa, tüm bunları söylerken, durumu çok abarttığımı, olan biteni mübalağayla tasvir ettiğimi, yaşadığımız tabloyu iyi çizemediğimi, vaziyeti, vaziyetimizi eksik anlattığımı, olması gerekenden farklı yansıttığımı düşünenlerdenseniz eğer…
Siz, kartvizit yaptırmayabilirsiniz! Sizin kartvizite, kartvizitin size ihtiyacı yok! Bu durumda, kartvizit kullanımınız gereksiz. Kartvizit kullanmayarak, çevre temizliğine bile katkıda bulunabilirsiniz belki!
Çünkü kartvizit kullananlar, kartvizit kullanmanın önemini, değerini bilenler, kavrayanlar; size öyle büyük fark attılar, öyle tur üstüne tur bindirdiler, sizi öylesine toza dumana kattılar ki… Bu saatten sonra ne etseniz nafile! Kartvizit yaptırmak hariç tabii!
Kartvizit kullananlar çoktan atı alıp Üsküdar’ı geçti. Kartvizit yaptırmayanlar, kullanmayanlar, ticaret yolculuklarına, kariyer öykülerine yaya olarak devam edebilirler!
Ne de olsa yürümek bedava! Adım sayan, bunun için para isteyen yok önünüzde!